Klon, bir bireyden fertilizasyon olmaksızın elde edilen yavru olarak tanımlanabilir.
Dolly isimli klon koyun, Roslin Enstitüsü’nden Ian Wilmut ve Keith Campbell’ın önderliğinde yürütülen projenin sonucu olarak dünyaya gelmiştir. Koyun Dolly,1996 yılında bir Finn Dorset koyununun meme bezi hücresinden alınan çekirdeğin, bir İskoç Blackface koyunundan alınan çekirdeksiz bir yumurta hücresine kaynaştırılmasıyla klonlanmıştır. Başka bir İskoç Blackface koyununun rahminde gelişen Dolly, Finn Dorset koyununun genetik bir kopyasıydı.
Doğal çiftleşme sırasında hepimizin bildiği gibi milyonlarca sperm hücresinden yalnızca bir tanesi yarışı kazanır ve yumurtayı döller. Spermin olmadığı bir ortamda yeni bir canlı oluşturmaya çalışan Wilmut ve Campbell spermin yerine geçecek bir şey yapmaları gerektiğinin farkındaydılar.
Bundan dolayı elektroşok yöntemini kullanmışlardır. Bu yöntem füzyon (kaynaşma) işlemini sağlamıştır. Bu elektrik şoku kısa süreliğine yumurta ve meme hücresinin zarlarında delikler oluşturmuştur ve bu deliklerden yumurtaya aktarılan kalsiyum, canlı oluşumunu sağlayacak bir zincirin başlamasını sağlamıştır. Bir süre sonra hücre bölünmeye başlayarak sayıca artmaya devam etmiştir. Fakat laboratuvar ortamında gerçekleşen bu olaylar için bir taşıyıcı bulmak gerekiyordu. Bu da, hormonlarla gebeliğe hazırlanmış olan bir koyunun rahmiyle sağlanmıştır. Böylece aktarılan embriyonun artık tutunabileceği ve beslenebileceği bir ortam oluşturulmuş oldu. Bu olaydan beş ay sonra da Klon Dolly dünyaya geldi.
Bilinenin aksine aslında Dolly klonlanan ilk canlı değildi. Daha önce de Campbell’in büyük çabalarıyla dünyaya gelen iki koyun Megan ve Morag ilk klonlar olmalarına rağmen dünyanın ilgisini çekmemişti. Dolly için ise durum oldukça farklıydı. Dolly, 5 Temmuz 1996’da dünyaya gelmiş olmasına rağmen doğumu uzun süre medyadan gizlendi. Haberin Şubat 1997’de basına sızmasıyla dünyada en çok konuşulan ve ilgi gören olayların başında yer aldı.
Bilim dünyasının bu olaya bu kadar çok ilgi duymasının asıl nedeni Dolly’nin yetişkin bir koyundan alınan bir vücut hücresinden üretilmiş olmasıydı. Çünkü bu zamana kadar klonlama çalışmalarında embriyolardan alınmış hücreler kullanılmıştı. Başkalaşımını tamamlamış bir vücut hücresinden bir canlının meydana getirilmesi çok büyük bir bilimsel keşifti. Bu keşfe kadar geçerli olan görüş, vücutta bulunan her hücrenin embriyonik hücrelerden elde edilebileceği ve bu özelliğin hücre başkalaşımdan sonra yitirildiği yönündeydi. Wilmut ve Campbell’in çalışmalarıyla bu görüş çürütülmüş oldu.
Bilim tarihinde büyük ses getiren klonlama işlemi tabi ki bahsedildiği kadar kolay olmamıştı. Wilmut ve ekibi Dolly’i elde edinceye kadar aynı işlemi 277 kere tekrarlamak zorunda kalmışlardı. En son denemelerinde elde ettikleri klonları 13 farklı taşıyıcı koyuna aktarmalarına rağmen sadece bir tanesi gebe kalabildi ve bu hamileliğin sonucunda Dolly dünyaya geldi.

Dolly, kendisi gibi klon olan Megan ve Morag ile aynı ağılı paylaşıyordu fakat doğal olanın aksine ağıl onlar için konaklama alanı değil sürekli olarak yaşadıkları bir yerdi. Dolly, özel diyetlerle besleniyor ve özenle bakılıyordu. Yaşıtlarına göre uzun süre yaşamıştı çünkü çoğu koyun dokuz aylık olduklarında kesimhaneye gönderilirdi. Dolly’nin kısır olduğu düşünülüyordu ama 1998 yılında doğal yollarla bir kuzusu olduğunda bu düşünce çürümüş oldu. Dolly daha sonraki zamanlarda yeniden hamile kaldı ve hayatının sonuna kadar toplamda 6 tane kuzusu oldu.
2003 yılının Şubat ayında Dolly hastalandı. Hastalığı pulmoner adenomatoz denilen, bir virüsün neden olduğu bir akciğer iltihabıydı. 14 Şubat 2003 günü ise Klon Dolly dünyaya veda etti.
Bu blog yazısı Vet. Hek. Yunus Emre AŞICI tarafından doğrulanmıştır.
KAYNAKÇA;
E. Ağacı, et al. Kopya Koyun Dolly Nasıl Klonlandı?. (10 Haziran 2015). Alındığı Tarih: 21 Aralık 2023. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/3673
Niemchick, Andrew ve Rogers, Kara. “İnsan Vücudu Sistemleri”. Britannica Ansiklopedisi, 29 Kasım 2023,https://www.britannica.com/topic/human-body-systems-2237111.
Erişim tarihi: 21 Aralık 2023.





