Türkiye’deki Veteriner hekimlik tarihi genellikle askeri ve sivil ayrımı olmadan birlikte ele alınmıştır. Aynı zamanda Türkiye’de ilk Veteriner Okulu, ordunun ihtiyacını karşılamak üzere 1842’de açılmıştır. Bu okulun açılması Avrupa Veterinerliği ile bilimsel anlamdaki ilk ilişki olma özelliğindedir.
2. Mahmut , yaptığı yenilikleri garantilemek için Yeniçeri Ocağını kaldırmakta bulmuş, hemen ardından da Tıp Mektebinin açılmasını sağlamıştır. Daha Tanzimat öncesi(1839) bile Osmanlı İmparatorluğunun geleceğinin Milli Eğitim sorunlarının çözümüne bağlamıştır. Bundan dolayı da eğitim-öğretime önem vermiş ve bu sisteme orduyu da dahil etmiştir. Avrupa’ya harp sanatının öğrenmeleri için elemanlar göndermiş, Avrupa’nın sistemine benzer bir şekilde de yeni bir ordu kurmuştur. Buna ek olarak da 1762’den beri Avrupa’da veteriner okullarından yetişme birçok veteriner hekim görev yapmaktaydı.
Daha sonraları Tanzimat ilan edilip ihtiyaç görülen inkılaplar giderilmiş ve veteriner eğitimi için Prusya Kraliyet Tugayı Veteriner Hekimi Godlewsky, 1842’ de İstanbul’a gelmiştir. Askeri Baytar Mektebi de bu tarihte açılmıştır. Bu okulda Godlewsky tarafından eğitim verilmiş olup dersler ilk devresinde 12 öğrenci ve tercümanla işlenmiştir. 3 yıl sürmüş ve 1845’de tamamlanmıştır. Bu verilen ilk eğitim, çok zor şartlar altında gerçekleşmiştir. Sebebiyse öğrencilerin ancak yazacak kadar okuma yazma öğrenmiş olmaları ve tercümanın konu hakkında bilgi sahibi olmamasıydı.
Daha sonra 1845’te 32 öğrenci gönderilmiş, lakin 15’i okuma yazma bilmediğinden okula kabul edilmemiştir. 1848 yılında da bu devrenin eğitimi tamamlanmıştır. Harp Okulu ile aynı çatı altında olduğu bu dönemde (1849) Fransa’dan Dubroca’nın getirilip öğrenimin 4 yıla çıkarılıp daha kapsamlı bir programla uygulandığı görülmüştür. Aynı zamanda başka yabancı veteriner hekimler de getirilmiştir; 1858’de Lewis, 1866’da George, 1884’de Dezutter.
Askeri Veteriner Okulu 1909’da bağımsız binalarına kavuşana kadar Harp Okulu ile Tıp Mektebi arasında farklı farklı sebeplerle sık sık yer değiştirmiş, özellikle Tıp Mektebinin hocaları arasında iyi ilişkiler kurulmuş ve ders kitaplarının yazılmasında işbirliği yapılmıştır.
1890’da birinci ve ikinci sınıflar arasında bir sınav yapılmış; kazanan 4 kişi Alfort Veteriner Okuluna gönderilmiş ve 1895’te de yurda dönmüşlerdir.
Ülkenin ihtiyaçlarını karşılayamayan ve halkın hayvanlarındaki hastalıkları önleyemeyen Askeri Veteriner Okulu mezunlarından dolayı Sivil Veteriner Okulunun kurulması zorunluluğu belirmiştir. Bu zorunluluğu gören Veteriner Yarbay Mehmet Ali Bey’in öncülüğünde 1889’de ilk Sivil Veteriner Okulu kurulmuş ve müdürlüğüne Mehmet Ali Bey atanmıştır. 1893’te ilk mezunlarını veren Sivil Veteriner Okulunun mezunları arasında okul birincisi olan Mehmet Akif Ersoy da bulunmaktadır. 1909’da okul müdürü, ihtisas amacıyla Avrupa’ya sivil veteriner hekimler göndermiş, daha sonra da yurda gelen hekimleri sivil okulun öğretim kadrosuna almıştır.
Savaş Yılları (1914- 1923)
Birinci Dünya Savaşına, bilimsel olarak 72 senelik askeri veteriner hekimlik birikimiyle girilmiştir. Bu birikim; uluslararası ilişkilerin başlatılması, mevcut örgütlenmelerin savaşlardaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sürekli olarak geliştirilmesi ve açılan bakteriyoloji kurumlarında önemli düzeyde çalışmaların gerçekleştirilmesi ile oluşmuştur.
Savaş boyunca ordunun harekat gücünde önemli bir yeri olan süvari atlarının ve lojistik destek sağlayan birimlerde taşımacılıkta kullanılan tek ve çift tırnaklı hayvanların tedavi, bakım, beslenmesinde; zoonozların önlenmesinde, gıda kontrollerinde veteriner hekimler önemli rol üstlenmiştir.
Lakin savaş koşulları ve yetişmiş eleman yetersizliği ile salgın hayvan hastalıklarıyla yeterince mücadele edilememiş ve Devlet İstatistik Enstitüsüne göre de savaş başında toplam 45 bin olan hayvan varlığı, savaş sonunda 19 bine düşmüştür. Yani %57.7 oranında azalmıştır. Kurtuluş Savaşı öncesinde, Sivil Veteriner Hekimliği Örgütünde 176 veteriner hekim ve 59 muavin veterinerin görev yaptığı belirlenmiştir. Savaş yıllarında da askeri veteriner hekimliği alanında yeni bir örgütlenmeye gidilmiştir. 14 Haziran 1920’de “Umur-i Baytariyye Müdüriyeti” kurulmuş ve İstanbul’daki Veteriner Dairesi ile ilişkiye resmen son verilmiştir. İstanbul’daki Daire ve diğer kurumlardaki veteriner hekimlerin çoğu Anadolu’ya geçerek Milli Orduda görev almışlardır.
Sivil Veteriner Okulunun 1920’da yanmasının ardından, Sivil ve Askeri Veteriner Okullarının birleştirilmesi konusu gündeme gelmiş ve uzun süren tartışmalar sonucunda önce Askeri Veteriner Okulunun tamamen kaldırılıp tüm malzemelerinin Sivil Okula devredilmesi kararlaştırılmıştır.
Kaynakça
Aytaç ÜNSAL ADACA, Veteriner Hekimliği Tarihi, Erişim tarihi: 09.01.2024
Erhan YÜKSEL, “Askeri Ceride-i Baytariyye” Adlı Derginin Veteriner Hekimliği Tarihi Açısından Değerlendirilmesi, Erişim tarihi: 09.01.2024
Ferruh DİNÇER, Türkiye’de Askeri Veteriner Hekimlik Tarihi Üzerinde Araştırmalar, A.Ü. Veteriner Fakültesi Veteriner Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü, Erişim tarihi: 09.01.2024
Recep ASLAN, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Veteriner Hekimlik Eğitimi: Bir Mektup Analizi, Kocatepe Vet J (2016) 9(4), Erişim tarihi: 09.01.2024
R.Tamay BAŞAĞAÇ GÜL, Türkiye’de İki Dünya Savaşı Arasında Veteriner Hekimliği Hizmetleri ve Hayvancılık Politikaları Üzerine Araştırmalar, Erişim tarihi: 10.01.2024
İnternet Kaynakları
https://veterinerhekim.com.tr/veteriner-hekimlik-tarihi/ Erişim tarihi: 09.01.2024





