Feline Leukemia Virus, Retroviridae ailesinin Gammaretrovirus genusunda bulunan bir virustur. Salya, dışkı, ortak kullanılan mama ve su kapları gibi kaynaklardan bulaşır. FeLV herhangi bir hematopoeitik tümöre özellikle de lenfomaya sebep olabilmektedir.
Feline Leukemia Virus
Feline Leukemia Virus, Retroviridae ailesinin Gammaretrovirus genusunda bulunur. RNA’lı (pozitif sense) bir virustur ve RNA’dan DNA sentezini sağlayan Ters Transkriptaz enzimine sahiptir. FeLV zarf proteinlerinden; P15E immun sistem baskılayıcı olduğu düşünüldüğü için , GP70 proteini ise alt grupları (A,B,C,…) oluşturduğu için klinik öneme sahiptir. Bu alt gruplar tek başına veya kombinasyonlar halinde bir kedide bulunabilmektedir. Zarf proteinleri aşıların önemli bileşenleridir. Çekirdek proteinlerinden ise P27 FeLV tanısında ELİSA ve İFA testleriyle tespit edildiği için öneme sahiptir.

FeLV Alttipleri
FeLV alttipleri birçok kombinasyonda saptanabilmektedir ancak doğal olarak bulaşıcı olduğu bilinen tek alttip A alttipidir. Alttipler arasında önemli antijenik varyasyonlar görülmektedir. Örneğin alttip A tek başına sınırlı patojenite gösterse de diğer alttiplerle kombinasyonu patojeniteyi oldukça arttırmaktadır. FeLV-A ve FeLV-B ile enfekte kedilerde genellikle timik lenfoma gelişir. FeLV-C’de ise eritroid hipoplazisi ve anemi sonucu 1-2 ay içerisinde ölüm gözlenmektedir. Proto-onkogenlerle rekombine olarak başka alt gruplar da oluşturdukları bilinmektedir.
Epidemiyoloji
Dünyada yaygındır ve hem evcil hem de vahşi kedigilleri etkiler. Özellikle; test ve karantina uygulaması yapılması, aşı uygulamaları ve infekte hayvanların üretimde kullanılmaması görülme sıklığını düşürmüştür. Genç kedilerde, birçok sayıda kedinin birlikte bakıldığı ve hijyen yetersizliği olan ortamlarda daha sık görülmektedir.
Bulaşma
Virus kediler arasında virus içeren salgılarla bulaşabilmektedir. Yakın temas ve ortak kullanılan mama ve su kapları da önemli bir enfeksiyon kaynağıdır. Virusun kanda olduğu (viremi) dönemde kedilerin salyalarında yüksek oranda virus saptanmıştır. Ayrıca gaita, idrar ve sütte de virusa rastlanmıştır. Bu salgılarla yayılan virus indirekt olarak da bulaşabilmeltedir. Kanda veya salgılarda 37°C’de 48 saat 22°C’de 1-2 hafta aktif halde kalabilmektedir. Ancak ısıya ve çoğu dezenfektana karşı duyarlı olduğu için veteriner muayene masaları gibi sürekli temiz tutulan yerlerden bulaşma riski çok düşüktür. Kedi otelleri gibi ortak kullanımın fazla ve hayvan sayısının yüksek olduğu yerler ise iyi dezenfeksiyon uygulanmazsa hastalık bulaşma riski yüksek yerlerdir.
Patogenez
Virus ağız ve burun yoluyla (oro-nazal) vücuda girmektedir. Vücuda girdikten sonra orofarinkste lenfositleri infekte ederek enfeksiyonu başlatır. Daha sonrasında ilk viremi görülür ve infekte lenfositler vücuda yayılır. Kemik iliğine yerleşen viruslar kemik iliği hücrelerini infekte eder. Buradan sonra ikinci viremi oluşur ve epitel hücrelerine yerleşen virus tükürük bezi ve bağırsak mukozasında çoğalarak salya ve gaita ile atılır. Viremiden kurtulan kediler latent (gizli) infekte sayılır. Bu kedilerde kortizon kullanımı veya stres faktörüyle FeLV tekrar aktive olabilir. İnfeksiyonu atlatan kediler yıllarca bağışıklık kazanır.

Klinik Belirtiler
FeLV ve rekombinantları tarafından üretilen tümörlerin genetik temeli hakkında henüz bilgi edinilememiştir. Ancak biliyoruz ki FeLV herhangi bir hematopoietik neoplazmaya sebep olabilmektedir. Bunlardan lenfoma kedilerde en sık görülen tümör şeklidir. Vücuttaki yerlerine göre formları değişmektedir. Bu tümörlere bazen başka bir virus olan Feline Sarcoma Virus (FeSV) de eşlik edebilmektedir. Persise viremik kedilerde hastalık sonrası durum iç açıcı değildir. Tüm lenfomalar FeLV kaynaklı olmasa da FeLV pozitif kedilerde lenfoma riski 62 kat fazladır.
Tanı
Tanı için risk grubundaki kediler test edilmelidir. Bunlar; klinik belirti gösteren veya şüpheli kediler, barınaktaki kediler veya sokağa çıkan kedilerdir. ELİSA ve İFA testleriyle antijen aranabilir. ELİSA ile antikor saptanması ise viremi fazında olup olmadığına bağlı olduğu için tercih edilen bir yöntem değildir. Kesin tanı için PCR’da yapılabilmektedir. PCR ile pozitif bulunan kedilerin %10’u ELİSA ile negatif bulunduğu için PCR ile kontrol yararlıdır.

Koruma ve Kontrol
FeLV ile enfekte kedilerin başka bir enfeksiyonla enfekte olması engellenmelidir. Bu yüzden hasta hayvanlar karantina altında tutulmalıdır. Eğer birden fazla kedi besleniyorsa tamamı test edilmeli ve infekteler karantinaya alınmalıdır. Art arda yapılan iki testte FeLV negatif çıktıktan sonra diğerlerinin yanına salınmalıdır. Yeni gelen hayvanlar için de karantina ve test süreci aynıdır. Bunun dışında FeLV pozitif kediler yılda iki kez klinik ve serolojik olarak test edilmelidir.
Aşılama
İlk aşı 1985 yılında tanıtılmış ve günümüze kadar birçok aşı da piyasaya sürülmüştür. İlk aşılama öncesi FeLV test edilmelidir. Aşılamaya genellikle viremiyi önlemek amaçlıdır. Aşıların daha çok risk grubundaki kedilere yapılması tercih edilir. Kısır ve ev kedilerine yapılması önerilmemektedir.
Aşıların yavru kedilere 8. ve 12. haftalarında 2 doz uygulanır ve bir yıl sonra tek doz tekrarlanır. Bundan sonrasında kedinizin bulunduğu risk grubuna göre tekrar aşılama yapılır.
Bu blog yazısı Vet. Hek. Elif KENAR tarafından doğrulanmıştır
Kaynak
- Vail, D. M., Thamm, D. H., Lipták, J. M. (2020). Withrow & Macewen’s small animal clinical oncology. Elsevier.





